Haber

Okullara ‘manevi danışman’ projesi Ankara’da protesto edildi: Uyarıyoruz!

Eğitim-İş Sendikası, okullarda ‘manevi danışman’ adı altında imam ve vaiz atanmasını öngören ÇEDES Projesini Ankara Ulus Meydanı’nda protesto etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar da protestoya takviye kuvvet verdi.

Sendika üyeleri, “Çocukları korumak vatanı korumaktır. uyarıyoruz; “Öğretmenler okullarda ders verir” yazan bir pankart açtı.

ANKA’nın haberine göre Eğitim-İş Sendikası Genel Mali Sekreteri Hüseyin Selçuk, “Eğitim sistemimizin üzerine çöken gerici ve piyasacı karanlığa dikkat çekmek, çocuklarımızın eğitim hakkının gasp edilmesine karşı durmak için” dedi. eşit ve kaliteli eğitim, eğitim dışı kurumlar, dernek maskesi takan tarikatlar sistemli bir şekilde düzenlenmelidir. Eğitimde kaynaştırma girişimlerine boyun eğmeyeceğimizi göstermek için Türkiye’nin dört bir yanında sahalardayız. Eğitimi ve çocuklarımızı önemsiyoruz. Bu çaba bir aydınlanma çabasıdır. Bu geleceğin işi. Bu çaba bizim mücadelemizdir” dedi.

Hüseyin Selçuk dedi ki:

‘ÇOCUKLARIMIZ EĞİTİM OLMAYAN KURUMLARA ATILMAYA ÇALIŞIYOR’

Her yeni eğitim döneminde “Bundan daha kötü ne olabilir” sorusuna “Bu kadar olmaz” dedirten iktidar, 2022-2023 eğitim-öğretim yılında da bu geleneği bozmadı ve ülkeyi çileden çıkardı. eğitim yıllarının daha parlak görünmesini sağlayan bir dönem. Dönem içinde gerici ve niteliksiz politikalar artmış, bu kuşatmaya ekonomik krizin eğitime yansıması da eklenmiştir.

Bugün çocuklarımız okullardaki musluklardan pis su içerek kantinden kadeh bile alamazlarken, kalabalık sınıflara mahkûm edilmekte, mesleki eğitim adı altında çocuk işçi olarak başkente sunulmakta, boşluk Ailesi güçlü öğrencilerle yoksul öğrenciler arasındaki mesafe genişlerken, eğitim emekçileri açlık sınırında fiyatlara mahkûm edildi. Bir milyona yakın atanmamış öğretmen varken, çocuklarımızı eğitim dışı kurumların kucağına itme çabası var.

Tüm skandallara rağmen dernek/vakıf maskesi takan tarikatlar, MEB protokolleri üzerinden eğitime yön vermeye devam ediyor. Eğitimdeki bu gerici atılımlar 28 Mayıs seçimleri biter bitmez hızlanmış, pedagojik eğitim almayan din görevlilerinin başta İzmir ve Eskişehir olmak üzere birçok ildeki devlet okullarına gönderilmesi bunun en somut örneği olmuştur. İstanbul’da Bilal Erdoğan tarafından yönetildiği bilinen TÜGVA’ya seçimin ardından 238 okul tahsis edilerek ‘maneviyat’ adı altında okullara imam, müezzin, vaiz, din hizmeti uzmanı ve Kur’an kursu eğitmeni atanması sağlandı. ÇEDES Projesi kapsamında imzalanan protokol ile müşavirlerin katılımının artacağının net sinyallerini verdi.

‘ÇEDES PROTOKOLÜNÜ YARGIYA VERİYORUZ’

Alanında uzman eğitimciler varken, konuyla ilgisi olmayan kişi ve yapıları eğitim sistemimize sokmak kamu kaynaklarının israf edilmesidir. Eğitim-İş olarak; Anayasamıza, madde ve yönetmeliklerimize açıkça aykırı, laik ve bilimsel eğitime taban tabana zıt olan ÇEDES protokolünü yargıya taşıdık. Bugün burada ve Türkiye genelinde eğitim dışı kurum, irtica dernek ve vakıflarla imzalanan protokol ve projelere karşı ‘çocukları korumak vatanı korumaktır’ anlayışıyla sahadayız.

‘ÇEDES PROTOKOLÜ HUKUKSUZDUR’

Tüm vatandaşlarımıza sesleniyoruz; bu protokolü birlikte reddedelim. Geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkalım. ÇEDES protokolü hukuka aykırı olduğu için; Anayasamıza, madde ve yönetmeliklerimize açıkça aykırıdır. Laik ve bilimsel eğitime taban tabana zıttır. Çünkü ÇEDES protokolü tehlikelidir. Eğitim ve pedagojiden habersiz, çocuklarımıza nasıl yaklaşacağını bilmeyen yetişkinleri okullara getirmek travmatik etkiler getirecektir. ÇEDES protokolü, öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının mesleki prestijine bir hakarettir. Eğitim, eğitimcilerin işidir.

‘OKUL MÜDÜRLERİNE MEYDAN OKUYORUZ, BU PROTOKOLLERİ REDDEDERİZ’

Okul yöneticilerine sesleniyoruz; Okullarda eğitim-öğretim faaliyetlerini yasal çerçevede yürütmek sizin sorumluluk alanınızdır. Sandalyenize değil, Başöğretmenin arkasında asılı duran fotoğrafına bakın ve bu protokolleri reddedin. Eğitim emekçilerine sesleniyoruz; Sevgili meslektaşlarımız, öğrencilerimiz bize Başöğretmenimizin emanetidir. Onları laikliğe aykırı uygulamalara bırakmayın. Hiç kimsenin kursunuzu yarıda kesme, kaçırma veya öğrencileri kurstan çıkarma hakkı yoktur. Öncelikle öğrencileriniz ve ardından mesleki prestijiniz için bu tür girişimleri reddedin. Anne babamızı çağırırız; Eğitim adı altında çocuklarınızı hem ruhen hem de bedenen güvende hissettirmeyecek hiçbir uygulamayı kabul etmek zorunda değilsiniz. Gelecekleri için bu protokolü reddedin.

‘EĞİTİM ÇALIŞANLARI HAYATTA KALMAZ, NEFES ALAMAZ, KENDİNİ İŞİ İÇİN TASARLAYAMAZ’

Mesleki prestijine yönelik saldırılar ve satın alma gücünün düşmesi nedeniyle bu eğitim öğretim yılı eğitim emekçisi için karanlık bir dönem olmuştur. Mesleğe hakaret niteliğindeki Öğretmenlik Meslek Kanunu, sömürülen öğretmenleri sözleşmeli, bedelli, haksız sıfatlarla takım adı altında bir kez daha ayrıştırmıştır. Ayrıca YÖK tarafından alınan kararla eğitim fakülteleri dışında farklı alanlarda öğrenim gören öğrencilerin pedagojik formasyon eğitimini ‘seçmeli ders’ olarak almalarının önü açılmış; Bu şekilde eğitim sıradanlaştırılmaya çalışılmış ve ataması yapılmayan öğretmenlere bir haksızlık daha yapılmıştır. Anayasal bir hak olan garantili istihdamı öldüren ücretli ve sözleşmeli öğretmenliğin ayıbı devam etmiş, ekonomik kriz nedeniyle öğretmenlerin büyük çoğunluğunun ödediği ücretler açlık sınırının oldukça altında kalmıştır. Artan hayat pahalılığı nedeniyle eğitim emekçilerinin aldığı fiyatlar öyle bir seviyeye düştü ki, ay sonuna yetişmek bile mümkün değil. Eğitim emekçileri artık geçimini sağlayamaz, nefes alamaz, kendini işine veremez hale geldi. Böyle gidemez. Dünyada başöğretmen sıfatıyla bir lider tarafından kurulan tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim ve öğretim çalışanları bu kadar değersizleştirilemez.

‘TÜRKİYE’NİN TÜM BÖLGELERİNDE EĞİTİMDE BÜYÜK ÇALIŞMALARA VERİLMEYECEĞİMİZİ GÖSTERMEK İÇİN VARIZ’

Eğitim-İş olarak bu küstah kuşatmaya ‘dur’ demek için bir kez daha harekete geçiyoruz. Yoksulluk sınırının altında kalan maaşlarımızın enflasyon karşısında sürekli erimesini protesto etmek, mesleki itibarımıza yönelik saldırılara, haklarımızı gasp etme girişimlerine karşı çıkmak, gerici ve piyasacı karanlığa dikkat çekmek. Eğitim sistemimizin üzerine çöken, çocuklarımızın eşit ve kaliteli eğitim hakkının gasp edilmesine karşı çıkmak, Eğitim dışı kurumların, maske takan tarikatların girişimlerine boyun eğmeyeceğimizi göstermek için Türkiye’nin her yerinde sahadayız. derneklerin sistematik olarak eğitime dahil edilmesi. Eğitimi ve çocuklarımızı önemsiyoruz. uyarıyoruz.

‘ADIM ATILMAZSA FAALİYETİMİZİN ARTARAK DEVAM EDECEĞİNİ BEYAN EDERİZ’

Eğitimin ülkenin en önemli sorunu olduğunu hatırlatıyor, uyarılarımıza kulak verilmediği ve eğitimle ilgili sorunların çözümlenmesine yönelik adımlar atılmadığı takdirde etkinliğimizin artarak devam edeceğini bildirir, tüm vatandaşlarımızı destek olmaya davet ederiz. . Bu çaba aydınlanma arayışıdır. Bu çaba geleceğin çabasıdır. Bu çaba bizim çabamızdır.” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu